Türkiye’de COVID-19 Etkilerinin Toplumsal Cinsiyet Açısından Değerlendirilmesi

İlk kez 2019 yılında Çin’in Wuhan şehrinde bildirilen Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) salgını, 2020 Mayıs sonu itibarıyla tüm dünyaya yayılmıştır. 31 Mayıs 2020 tarihinde, dünya genelinde doğrulanmış vaka sayısı 6.255.136’ya ulaşırken1 Türkiye’de doğrulanan vaka sayısı 163.942 olmuştur. COVID-19, sadece bir salgın hastalık değildir. Salgının kadınlar üzerinde ciddi ekonomik ve sosyal etkileri de bulunmaktadır. Daha önceki krizlerde olduğu gibi, bu krizin de kadınların işgücü piyasasındaki hâlihazırda dezavantajlı konumunu daha da kötüleştirmesi, karşılıksız bakım emeğini ve ev işi yükünü artırması, toplumsal cinsiyete dayalı çeşitli şiddet türlerinin daha yaygın görülmesine neden olması ve buna yönelik müdahalelerin etkilerini azaltması beklenmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO), COVID-19 nedeniyle dünya genelinde 25 milyon kişinin işini kaybedeceğini öngörmektedir. Bu bağlamda kadınlar en hassas konumdaki gruplar arasında yer almaktadır. BM Kadın Birimi (UN Women), COVID-19 salgınına yönelik siyasi ve ekonomik müdahalenin yanı sıra bu müdahalenin kadınları ve kız çocuklarını nasıl etkilediğini yakından izlemektedir.

COVID-19 krizi bağlamında, toplumsal cinsiyet eşitliği temeline dayalı müdahaleleri arttırmak amacıyla, dünyanın dört bir yanındaki paydaşlarıyla iş birliği içinde çalışmaktadır. Kısa, orta ve uzun vadeli müdahaleler ve toparlanma çabaları, krizin kadın ve erkekler açısından farklı sonuç ve deneyimler oluşturduğuna ilişkin bir anlayışa dayandırılmalıdır. Bu müdahaleler, toplumsal cinsiyete duyarlı ulusal toparlanma stratejileri ve planları ile desteklenmelidir. Öte yandan, toplumsal cinsiyete ilişkin veri ve analizler sistematik olarak toplanmamakta ve kullanılmamaktadır. Caroline Criado Perez’in “Görünmez Kadınlar Invisible Women]” adlı kitabında bahsettiği üzere, bilimsel dergilerde Ebola ve Zika salgınlarının etkisiyle ilgili yaklaşık 29 milyon makale yayımlanmış olmasına rağmen bunların yüzde birinden de daha zının salgınların toplumsal cinsiyet açısından etkilerine odaklanmaktadır.

BM Kadın Birimi, gerçekleştirdiği hızlı toplumsal cinsiyet analizi ile, COVID-19 krizinin Türkiye’de Kadınlar ve erkekler açısından yarattığı sonuçlara ilişkin daha doğru bir tablo sunmayı, kadınlar ve erkeklerin değişen ve farklı ihtiyaçları ile çeşitli önceliklerini ortaya koymayı ve toplumsal cinsiyete duyarlı, etkili kararlara ve müdahalelere yön vermeyi amaçlamaktadır. Analiz, Türkiye nüfusunu temsilen 15 yaşından büyük 1.500 kadın ve erkekten oluşan örneklem ile gerçekleştirilen telefon anketlerine dayandırılmaktadır. Anket çalışması 18 – 25 Nisan tarihleri arasında, Türkiye’de COVID-19 salgını nedeniyle haftalık ölüm vakalarının günlük ortalamasının zirve yaptığı hafta yürütülmüştür. Anketler, SAM Araştırma ve Danışmanlık A.Ş. tarafından gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında salgın hakkında sahip olunan bilgi, istihdam durumunda ve hane kaynaklarında değişim, ev ve bakım işlerinin bölümü, sağlık sorunları, temel hizmetlere erişim, ayrımcılık ve ev içi şiddet ile ilgili bilgi alınmıştır.

Söz konusu değerlendirme, İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) aracılığıyla İsveç’in finansal desteğiyle gerçekleştirilmiştir.